İkindiyazıları, gerek muhtevası, gerek yayına hazırlanışı ve dağıtılışı bakımından Türkiye’nin en orijinal, en sivil ve en sıcak dergisi oldu yıllarca. Ve kanaatimce İkindiyazıları, bu vasıfları sebebiyle biricikti ve aynı şeyin yeniden tekrarlanamazlığı ilkesince hep biricik kalacaktır.
Genç yaşta ebedî âleme göçen sevgili dostum Mehmet Ali Zengin (Nedim Ali), Kahramanmaraş’ın Andırın ilçesinde, ilçenin tek matbaası olan Sanat Matbaası’nı çalıştırıyor, 1984’te yayına başlayan Andırın Postası gazetesini de tek başına çıkarıyordu. M. Ali Zengin, başlangıçta “Nedim Ali” başta olmak üzere çeşitli mahlaslar kullanarak gazetenin bütün yazı ve haberlerini hazırlıyor, dizdiriyor, bastırıyor ve dağıttırıyordu. Bu aşamalarda kendisi de fiilen işe katılıyordu. Andırın Postası, kurşun harfleri tek tek elle dizilen ve bir eşi artık basın müzesinde bulunan çok eski bir makine ile basılıyordu. Bir kerede ancak tek sayfa basabilen bu makinede, haftalık çıkan dört sayfalık bir gazetenin basımı için dört gün çalışmak gerekiyordu.
Nuri Pakdil’in yönetiminde çıkan “Edebiyat” dergisi yazarlarından Kâmil Aydoğan, ilçeye lise müdürü olarak atanınca, biraz da onun cesaretlendirmesiyle gazetenin iç sayfalarını on beş günde bir sanat-edebiyat sayfaları olarak düzenleme kararı aldılar. Diğer haftanın nüshasında ise yine bu iç sayfalar halk ozanlarının şiirlerine ayrılıyordu. Yeri gelmişken değinmek isterim; bu sayfa aracılığıyla çeşitli şehirlerdeki hâlk ozanları karşılıklı atışmalar yapıyor, birbirlerine sorular, muammalar sorup nazireler yazıyorlardı. Sanat sayfalarının bir de özel adı vardır; bir ikindi sonrası küçük bir çay evinde alçacık iskemlelere oturmuş çay içerlerken kararlaştırdıkları bu ad, sonraki on yıl boyunca Türkiye’nin edebiyat gündeminden düşmeyecek olan İkindiyazıları’dır.
H. İsmail Yasin (Kâmil Aydoğan) ve Nedim Ali yönetiminde iki yıl gazetenin iç sayfalarında yayınlanan İkindiyazıları, daha bu dönemdeyken büyük şehirlerde yaşayan şair ve yazarların ilgisini çekmişti. İstanbul’dan hikâyeci yazar Kâmil Doruk ve Ankara’dan şair Arif Ay başta olmak üzere Yunus Develi (Yusufoğlu), Recep Garip, Şaban Abak, Ayşe Altan, M. Âkif Kireçci, İkindiyazıları’nın bu döneminde ürünleri görülen ilk imzalardan bazılarıydı.
1987’den itibaren müstakil bir dergi formunda basılmaya ve Andırın Postası gazetesinin ücretsiz sanat edebiyat eki olarak gazeteyle birlikte okurlara gönderilmeye başlandı. Yarım gazete boyunda sarı kağıda dört sayfa olarak basılan İkindiyazıları’na bu tarihten itibaren çok sayıda yeni imza katıldı. Yukarıdakilere ilaveten bu imzalardan bir kısmını hatırlatmayı, mütevazı İkindiyazıları’nın edebiyatımıza büyük katkısının daha açık görülmesi bakımından faydalı buluyoruz:
Hüseyin Atlansoy, Cevdet Karal, Kemal Sayar, Şahin Taş, Mevlana İdris, İbrahim Kiras, Nurullah Genç, Hakan Albayrak, Cihan Aktaş, Fatma Şengil, M. Fatih Uğurlu, Mehmet Efe, Mustafa Aydoğan, Serap Ural, Hâlime Toros, Gökhan Özcan, Rahmi Kaya, Murat Yalçın, Kâmil Yeşil, Fikri Özçelikçi, Nazir Akalın ve İhsan Durdu. Bu güçlü kadrodaki genç şair ve yazarların hemen hiçbirinin o tarihte basılmış kitabı yoktu. İkindiyazıları onlar için okur karşısına çıkıp kendilerini sınadıkları bir meydan ve okul vazifesi de görüyordu. Bugün yukarıda sayılan isimlerin büyük çoğunluğu daha da ustalaşmış olarak edebiyatla olan ilgilerini sürdürüyorlar. Hemen tümünün yayınlanmış bir ya da birkaç kitabı bulunuyor.Bütün yazar sözlüklerinde ve antolojilerde yer alıyorlar.
Bununla birlikte İkindiyazıları, yayınlandığı dönemde bazı şüphelerin de odağı olmaktan kurtulamamıştır. Bazı kişiler, Andırın’da böyle bir dergi yayınlanamaz önyargısından hareketle sonradan anlamsızlığı ortaya çıkan birtakım zanlarda bulunmuşlardı. Bunlardan biri ve en önemlisi, şair-yazar adlarının uydurma olabileceği ve oradaki ürünlerin, derginin hazırlayıcıları tarafından yazılıp İstanbul ya da Ankara’dan gönderilmiş süsü verilerek yayınlanıyor olabileceği şüphesi idi. Bunun üzerine Eylül 1987 tarihli nüshadan başlayarak her sayıda, dergide sık yazanlardan bir sanatçının biyografisi “İkindiyazıları’nda Kimlik Belirlemesi” başlığı altında birinci sayfadan duyurulmaya başlandı. İlk duyuruda Kâmil Aydoğan (H.İsmail Yasin) ve Mehmet Ali Zengin (Nedim Ali)’in biyografilerine yer veriliyordu. Üç dört cümlecikten oluşan bu biyografilerde Kâmil Aydoğan’ın işi, İkindiyazıları’nı yönetmek olarak belirtiliyor, eğitim yöneticiliğini ikinci iş olarak yaptığı vurgulanıyordu. Sonraki sayılarda sırasıyla Yunus Develi, Şaban Abak,Fikri Özçelikçi, Recep Karip, Mevlana İdris ve diğer imzalar tanıtılıyordu. Böylece şiir ve öyküleri, deneme ve çevirileri büyük ilgi gören, ancak kamuoyunun tanımadığı İkindiyazıları yazarlarının sanal değil; gerçek olduğu ortaya çıkıyordu.
İsmi kamuoyunca bilinen yazarların ürünlerinin ise ilk kez İkindiyazıları’nda yayınlanmayıp başka dergilerden alınmış olabileceği düşünülüyordu. Meselâ, ilki 20 Mayıs 1986 tarihli nüshada yayınlanan Arif Ay’ın “İmha Şiirleri” başlıklı seri şiirlerini hangi dergi ya da kitaptan aldınız diye Kâmil Aydoğan’a soranlar olmuştu. Oysa Arif Ay’ın ilk kez yayınlanan bu şiirleri için dergi tercihi İkindiyazıları idi.
Dergide bu dönemde Şaban Abak, Mevlana İdris ve talihsiz bir kaza sonucu gencecikken aramızdan ayrılan Feramuz Aydoğan tarafından yapılmış soruşturma ve röportajlar da yayınlandı. Rasim Özdenören, Erdem Bayazıt, Arif Ay, Fehmi Koru, Latife Tekin, M. Ruhi Şirin ve Hilmi Yavuz konuşma yapılan kişilerden bazıları idi. Türkiye’de edebiyat dergiciliği, başlangıçta, ustalığı çağdaşlarınca da kabul edilmiş bir şair ya da yazar etrafında toplanan sanatçılarca yürütülmüş bir uğraştı. Yaprak, Varlık, Büyük Doğu, Diriliş, Edebiyat böyle dergilerdendi. İkindiyazılar’ını hazırlayan Nedim Ali ve Kâmil Aydoğan’ın ise –gönderilen ürünleri belli bir süzgeçten geçirseler de- hem böyle bir iddiaları yoktu, hem de ürünler zaten okur ve yazarlar tarafından sürekli bir ilgi kontrolü altında tutuluyordu. Bu da yazarı az çok bir otokontrole yönlendiriyordu. Bunu yapamayanlarsa her dergide olabilecek sayıda idiler ve bugün unutulup gittiler zaten.
Dergiler genellikle yazar arkadaş gruplarınca çıkarılır. İkindiyazıları’nın ise yazarları da okurları da dergi dolayımıyla koca bir arkadaş gurubu oluşturuyordu. Zira başlangıçta az sayıdaki seçkin şair ve yazara, merhum Nedim Ali tarafından her ay gazeteyle birlikte ücretsiz olarak postalanan dergiye, yeni okurlar ancak eski bir okurun referans mektubu ile ulaşabiliyorlardı. Dergiyi, yayınına son vermeden önceki final döneminde (1993-94) şair ve ressam Ömer Aksay yönetti. Kağıt rengi seçiminden sayfa tasarımına, yazı çeşitliliğinden yazı ve şiir seçimine kadar birçok dikkatin gösterildiği hemen fark edilen bu dönem, ‘suyun aniden coşması kesileceğine delalettir’ sözünü hatırlatırcasına İkindiyazıları’nın son dönemi oldu. Şair Ömer Aksay, sanat tutumunun baskın ve belirleyici niteliğini İkindiyazıları’nın bu döneminde hemen hissettirmiş, bu tutum, edebiyat çevrelerinde çeşitli tartışmalara da sebep olmuştu.
Haftalık Andırın Postası gazetesinin tirajı, 300 civarındaydı. Ancak dört haftada bir bu sayı, “aylık sanat eki”ne duyulan büyük ilgi sebebiyle önce 700’e, sonra 1500-2000’lere tırmanmıştı. Büyük zahmetinin yanı sıra maddi külfetinin de Nedim Ali’nin bütçesine ağır bir yük getirdiği açıktı. Her ay 2000 dergi ve gazetenin paketlenmesi ve postalama ücreti bile büyük bir yekûn tutuyordu. Rahmetli Nedim Ali’ye bir iki kez bu konuyu açmış ve maddi yükü okuyucu arkadaşlarla paylaşmak için bazı formüller önermiştim. Özellikle derginin “ücretsiz ek” olmaktan çıkarılmasını ve bağımsız bir dergi olarak ucuz bir fiyatla da olsa satışa sunulmasını ısrarla istemiştim. Merhumun cevabı unutulacak gibi değildi: “Şabancığım, sen de gelip gördün, biz bu dergiyi öyle büyük bir emek ve özveriyle çıkarıyoruz ki, onu parayla satmamız mümkün değildir, kimsenin de onu satın almaya gücü yetmez.” İkindiyazıları’nın mühim bir farkı da buydu işte; okurdan istediği parasal bir karşılık yoktu, çünkü parayla satın alınamayacak kadar değerliydi.
İkindiyazıları, 1983’te Diriliş, 1984’te de Edebiyat dergilerinin yayınını durdurduğu, Mavera dergisinin ise eski canlılığını yitirdiği bir dönemde, özellikle 1986-1992 arasında en etkili ve çok sevilen, kendisinden sıkça söz edilen bir dergi oldu. 1988’den sonra tarz ve ebat olarak İkindiyazıları’nı hatırlatan, ancak etkili ve uzun ömürlü olamayan dergiler bile çıktı. Ayane, Kültür-Edebiyat, Çete ve Albatros gibi dergilerden, 1989 yılında bir yıl çıkıp kapanan Albatros, İkindiyazıları’ndan sonra bu dönemin en çok beğenilen ve okunan dergisi oldu.
İkindiyazıları’nın hikâyesi, edebiyat dergiciliğinin, ancak Nedim Ali gibi gönül ehli bir bayraktar şahsiyetin kendini aşkla ileri sürmesiyle ve sürekli vermek; almayı beklemeden vermekle mümkün olacağını göstermesi bakımından da öğreticidir.
Bu vesileyle sevgili kardeşim Nedim Ali’ye Cenab-ı Allah’tan gani rahmet diliyor, toplum hizmetine adadığı gençliğinin ödülü olarak Cennet gençlerinden olmasını niyaz ediyorum.
Kahramanmaraş’ın Andırın ilçesi yerel gazetelerinden Andırın Postası’nda kültür- edebiyat sayfası olarak yayımlanan İkindiyazıları, 1987 yılı 57. sayıdan itibaren edebiyat merkezli müstakil bir dergi formunda çıkarılır. Derginin yöneticisi ve sahibi Mehmet Ali Zengin, nam-ı diğer Nedim Ali’dir. Nedim Ali ve H. İsmail Yasin (Kâmil Aydoğan) editörlüğünde yarım gazete boyunda sarı kâğıda basılan İkindiyazıları’nın ismi ile ilgili Mevlâna İdris Zengin, “İkindi” vaktinin insan yaşamının olgunlaştığı, kemale erdiği zamanlarla özdeşleştirildiği için dergiye böyle bir isim seçildiğini ifade eder. On yıl boyunca Kahramanmaraş/Andırın’dan tüm Türkiye’ye dağıtılan bu güzel dergi Türk edebiyatında birçok ismin filizlenmesi ve yetişmesinde önemli bir işlev görür. Kendi edebiyat serüveni içerisinde bugün hepimizin yakından tanıdığı, isimlerin çoğunun yolunun geçtiği İkindiyazıları’nda; Kemal Sayar, Erol Göka, Cevdet Karal, Baki Ayhan T. Gökhan Özcan, Hakan Albayrak gibi isimlerin ilk kalem tecrübelerinin yer aldığı görülür. Dergide bu dönemde Şaban Abak, Mevlana İdris ve Feramuz Aydoğan tarafından yapılmış röportajlar da yayımlanır. Rasim Özdenören, Erdem Bayazıt, Arif Ay, Fehmi Koru, Latife Tekin, M. Ruhi Şirin ve Hilmi Yavuz röportaj yapılan kişilerdendir.
İkindiyazıları o dönem veya şimdiki dergilerde bulunmayan bir özelliğe sahiptir. Bu özellik derginin ücretsiz olmasıdır. 1984-1994 yılları arasında süren yayım hayatı boyunca 131 sayı çıkaran İkindiyazıları, hiçbir döneminde ücretli olmamıştır. Kendisine “İkindiyazıları neden ücretsiz?” sorusunun yöneltildiği bir söyleşide: “Dergimizi parayla satmıyoruz. Çünkü bu dergiye biz o kadar çok emek veriyoruz ki bu emeği asla parayla satın alamazsınız. Bunu satın alabilecek bir fiyat yok.” ifadelerini kullanan Nedim Ali, derginin yayımlandığı süreç boyunca bu düşüncesini sürdürür. Bir gönül işçiliği ile çıkan İkindiyazıları 1994 yılı Ekim ayında 131. sayı ile 10 yıl süren yayım hayatını sonlandırır. İkindiyazıları yönetici ve yazarlarını minnet ve şükranla yâd ediyoruz.