Şair ve yazar Duran Boz, 1958 yılında Kahramanmaraş'ın Hacıeyüplü Köyünde doğdu. İlk ve ortaöğrenimini Kahraman- maraş'ta tamamladı. Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinden mezun oldu. Değişik okullarda öğretmen ve yönetici olarak çalıştı.
Yazı çalışmalarına bir grup arkadaşıyla birlikte Işık gazetesi ve Kelam dergisinde başladı. Şiir ve yazılarını; Edebiyat, Yeni Sıla, İkindi Yazıları, Kayıtlar, Yedi İklim ve Hece dergilerinde yayımladı.
Şiir ve yazılarında Ömer Erinç adını kullanmaktadır.
Kahramanmaraş İmam Hatip Lisesinde öğretmenlik görevini sürdürürken okulun çıkardığı "Dost" dergisiyle Kahramanmaraş Yıldırım Beyazıt Anadolu Lisesi ve Mehmet Gümüşer Anadolu Lisesinin çıkardığı "Dört Mevsim Düşünce" dergilerinin yayın yönetmenliğini yaptı.
Yeni çalışmalarını şiir, deneme, biyografi alanlarında sürdürmektedir.
Duran Boz'un yayımlanan eserleri şunlardır: Turna Gözleri ve Karanfil (Şiir, 1991), Geniş Zaman Süvarileri (Şiir, 1999), Bir Şimdikizaman Şairi Mehmet Akif Ersoy (Biyografi, 2008), Yahya Kemal Kitabı (Biyografi, 2008), Kitaba Çağrı Sınavında İnsan (Seçki, 2009), Yazarların Şehri Kahramanmaraş (Seçki, 2009), Şiirli Şehir Kahramanmaraş (Seçki, 2009) Kahramanmaraş Öykü Günleri -Erdoğan Aydoğan'la birlikte (Sempozyum Bildirileri, 2010), Seferi Yazılar, (Deneme, 2010), Düşünen Kalem Nuri Pakdil-Hüseyin Su ile birlikte- (Sempozyum Bildirileri, 2011), Çok Sesli Bir Yazar Rasim Özdenören (Sempozyum Bildirileri, 2011), Kitaba Çağrı (Seçki, 2012), Kahramanmaraş Türküleri ve Oyun Havaları -H. Fatoş Derebent ile birlikte- (2012), Okuma Hikayeleri (2013), Büyük Doğu'nun Ruhu Necip Fazıl Kısakürek (2013, Yazma Hikâyeleri (2014).
BEND
nehrin öte yakasında
kırmızı bir toprağı kürekleyen
denizin kabuklarını seçiyorum
bir güzel ki akşam
daha emmeden damarlarım
keçeleşmeden çocukluğum
yıldızlara adını çiziyorum.
bildim ki gece
korkunun haşiyesi
içimde savrulup duran
kurutulmuş ünlü bir şelâle yaprağı tarih
şimdilik mühürlendi mataram
deştiğim yeraltı geçitleri
büzülmüş bir gök barınağı
kendinden marşandizler çıkaran
sularda bir yıldırım hazırlığı
gelir gider hat boyu
utancın trenleri
boyuna kıvrılan
bir gar ikindisi
sefere gidenlerdeki hüzün mü
şu uçurtma ağaçları
sanki bir mavi şövalye
senden bana
benden sana