“Hayâlı, kayalı, hakka dayalı dergi” sloganıyla 2018 yılı mart ayında yayın hayatına başlayan Açıkkara aylık olarak e-dergi formatında yayımlanıyor. Dergi, sadece mizah ve hiciv içerikli eserler yayımlayarak günümüzde önemli bir boşluğu dolduruyor. Bu yönüyle yayın hayatına devam eden tek mizahî edebiyat dergisi olma özelliğini de sürdürüyor. İlk sayıda yer alan “Yola Çıkarken” başlığı altındaki sunuş yazısında, derginin çıkış sebebi ve hedefi ana hatlarıyla açıklanıyor. Buna göre Açıkkara’nın küfürle edebiyatın yan yana getirilmesinden hatta kimi eserlerde iç içe geçmesinden duyulan bir rahatsızlık üzerine doğduğunu söylemek mümkün. Günlük hayatta duygu ve düşüncelerimizi sınırlı bir kelime kadrosu ile anlatmaya çalışmamızın yanı sıra küfür ve argonun dilimizdeki hâkimiyeti gittikçe artıyor. Günlük kullanımların yazı diline de taşındığını şiir, hikâye, roman, tiyatro gibi edebi türlerdeki dilin git gide yozlaştığını görüyoruz. Milyonların önüne sunulan sinema filmlerinin baştanbaşa küfürlü diyaloglarla kurulduğuna şahit oluyoruz. Tam da bu noktada Açıkkara, hayata insanî ve İslamî pencereden bakmanın gerekliliğine vurgu yapıyor. Gayesinin kendine alan açmaktan ziyade dili korumak olduğunu beyan ediyor. Bu yolculuğun oldukça meşakkatli olduğunu baştan kabul eden dergi, edep ve erkânı öne çıkararak bu kavramların insanı kâmilleştireceğine inanıyor. 

 

Mizah yapmak, hele hele mizahı edebi bir çerçevede yapmak için ayrı bir kabiliyet gerekli. Mizah, diğer edebi türlerde olmayan duygusal bir iddiayı ve yazar sorumluluğunu içinde barındırır: İnsanları fiilen olmasa da zihnen güldürebilmek, neşelendirmek. Mizah yazarı okuyucuya bunu vaat etmese de okuyucunun mizahî eserleri bu beklentiyle okuduğu da bir gerçek. Bu beklenti mizahî malzemenin niteliğinden çok, okura sunuluş tarzının öne çıkmasına sebep olur. Günlük hayatta çokça görüldüğü üzere en basit olaylar bile kimilerinin dilinde mizahi malzemeye dönüşürken kimileri ise en komik olayları anlatırken kimseyi güldüremediği gibi kendisi de gülünç duruma düşer. Fıtrat olarak gülmeye meyilli olan insanoğlu için şüphesiz mizah önemli bir deşarj ve moral kaynağı. Bununla birlikte diğer kültürlerden farklı olarak milletimizin mizah anlayışının sırf güldürmek, kahkaha attırmak üzerine kurulu olmadığı da görülür. İslam medeniyetiyle yoğrulan milli mizah anlayışımızda güldürürken düşündürmeyi hedefleyen irfanî bir tarafın varlığı sezilir. Nüktenin yanında zekâyı, toplumsal mesajı, eleştiriyi, hikmeti ve bilgeliği de içeren bu mizah anlayışı Nasreddin Hoca, İncili Çavuş gibi önemli şahsiyetlerin yetişmesine de zemin hazırlar. Açıkkara, ilk sayıdan bu yana ödün vermediği yayın politikası ile böyle bir geleneği temsil ediyor aslında. Zorlu bir vadide yol aldığının bilincinde, kaliteli mizah yapma konusundaki gayretini sürdürüyor. Derginin geçmiş sayıları incelendiğinde günlük olayların, köy yerinde yaşananların, kahvelerde, sohbet meclislerinde gülüp geçilen şeylerin, basit insanî durumların ve toplumun aksayan yönlerinin ustaca işlenerek temiz bir dille edebi birer esere dönüştürüldüğü görülür.

 

Derginin yüklendiği başka bir misyon ise sorumluluk sahibi olanlara sorumluluklarının gereğini hatırlatmak, onların istikametten sapmalarını engellemek. Dergi, bunu Nasrettin Hoca’nın yaptığı gibi testi kırılmadan tokat atmak olarak ifade ediyor, hiciv oklarının ucunu muhataplarına gösteriyor. 

 

www.acikkara.com